22 Eylül 2015 Salı

Böreksiz Olmaz!

   Herbikeslere hayırlı bayramlarrrr..Sizi bikemicem ama benim enkaza dönmeme az kaldı:)Bir enerji patlaması ile başlayan süreç wuhuuuu herşeyi yaparız yahu nolcek amannn diye devam edip,ayyy bittim zıkkımın pekini yiyin,gezmekte istemiom eksik kalsına dönebilir her an..Efenim günlerdir "kış hazırlıkları" adı altında kendimi yorduğum yetmiyor gibi birde üzerine "bayram hazırlıkları" vardı.Hemen arkasından çok hevesli şekilde söz verdiğim baby shower organizasyonu var..Var da var yani.
 Ee oğlan kademeli olarak emmeyi bırakıyor.Kademeli derken 10 gündür sabahları artık emmiyor, sadece geceleri emiyor.Bu arada yatma saati 10 alındı,uyumuyor,uyutamıyoruz:(Kendi uyuyor döne döneee ama 10 da uyunur mu..
  Yorgunum anacım,herbi yerim ağrıyiiii:) Ahhh ananem benim, seni taklit etmeden yapamıom ki ben:) Neyse bakalım iş güç koşturuyorum.Bu aralar domates ve menemen ayrıca barbunya falan görmek bile istemiyorum gına geldi.Daha turşu yapmaya hevesliyim tabi hehehe.Rahat batıo çünkü bana, yapıcam hepsini.Çocuktan önce derin dondurucum yoktu ve bu tarz şeyleri hiç bilmezdim.Ama oğlumun beslenmesi önemli.Yapabildiğim herşeyi yapıyorum,en doğalını buluyorum.O da anneyi üzmüyor ve yiyor saolsun.
  Neyseee işte malum börek yapmayı bilmeyenin yuvası yıkılmaya mahkum falan dediler..ee bayramda geldi, canımda çekti,burek açıcam ben dedim.Burek yalnız, börek değil! Bu aralar food blogger gibiyim.Her iki günde bir tarif peşindeyim.Allah sonumuzu hayır etsin:)Habire yiyos biz.Tiremusu,magnolia puding,su böreği,sebzeli kiş,jamie oliver reçeteli pizza,lahmacun,ev yapımı makarna....
  Evden ufak tefek işlerimi takip etmeyede başladım.Bir iki kursa gideyim diyorum ama bakicizz oğlanın durumuna göre artık.
  Aaa bide bu arada benim çocuk istediğinde konuşuyormuş.Bir arkadaşının doğumgünü partisinde "tekeğleyiii şıkmış bunun" dedi."Tekerleği çıkmış bunun" demek yani, arabayı uzattı çocuğun anasına,ben öylece kaldım.Herkes şahit be uydurmuyom:) Hatta sinir oldum.Bize niye konuşmuyon sıpaaa.Her istediğini de yapmıyoruz.Kolaya alışma diye.Herşeyi anlatıyor,tekrarlıyoruz.Doğduğundan beri sürekli iletişim halindeyiz.Ama oğlan bizimle en çok işaret diliyle iletişiyor.
  Amann böyle böyle yani biz bu aralar sürekli koşuşturma halindeyiz..

21 Eylül 2015 Pazartesi

Annee Bak Cıssss

  Çoook sevgili(!),muhterem ve pek tecrübeli büyüklerimizin, minicik ve masum bebelerimizi "korkutarak koruma" uygulaması kapsamında en çok kullandığı kelime; cıssss.Cıs ne ya? 
  Hele ki şiddetle karşı koyan,efenim bakınız benim çocuğuma bunu söylemeyiniz diyen annenin çocuğuna, özellikle kaşla göz arası "cısss" öğretmekte ne? İntikamım acı olucak ama:) Hani biz bayram da eşimin memleketine gitmiştik ya sevgili okur,çocuğumuz hayvana,doğaya,yeşile doysun diye,hehh işte tam o arada çocuğa bir güzel öğretmişler.Ya yok ben ne yaparsam yapayım, istediğim şeyi öğretmek için falan inat eder,hıh der pöf der ama "cıss" hemen kapılmış.Böyle olunca da "demek ki bak doğru yöntem buymuş,iş eskilerde var ne varsa" derler.Doğru eski yöntemlerde işe yarıyor tabi ama korkutmaya dayalı hiç bir şeye tahammülüm yok.Baskı hiç hoşlanmadığım birşey! 
  Kendince yanlış olduğuna(ben çoğu şeye izin veriyorum çünkü) inandığı şeyi,  çocuğa herhangi bir açıklama gereksinimi duymadan hemen "cısss".Neden dokunmasın,neden ellemesin,niye o odaya gitmesin? Yok küçücük çocuğa neden açıklayasın ki anlamaz zaten,cıs de geç işte.Hemde şöyle yüksek sesle söyle ki yavrucak bir yerinden zıplasın.Amaç zaten korkutmak.
  Ocaktaki tencereye dokunmayamı yeltendi,pencereyemi yanaştı,çatal bıçak çekmecesinimi kurcalıyor her ne yapıyorsa "cısss".Çocukta korku uyandırıp (tamamiyle onun iyiliği için tabi) koruyorlar güya! Ben evde her türlü güvenlik önlemini almışım zaten, deterjan vs hep yüksek yerlerde,ocaktaki tencere arka tarafta,fırın zaten yukarda,kesici delici hiçbir şey ayak altında yok, sadece çocuğum özgürce keşfetmenin tadını çıkarsın diye.Gözetim altında(o fark etmeden) özgürlük var evimizde.
  Özgüvenin temeli bebeklik zamanlarında oluşuyor.Biz her türlü fedakarlıkta bulunuyoruz.İşin kolayına kaçmadan çocuğumuza gereken bakımı,ilgiyi,sevgiyi veriyoruz.Ama özgüven eğitimi veriyoruz diye toplumsal norm ve kurallardan soyut bir çocuk da yetiştirmiyoruz.Gereken yerlerde sınırlar koymaya çalışıyoruz."dokunmaaa" diye bağırmam ben şahsen,kırılacak bir tabağın ondan daha değerli olduğunu düşünmesini istemem.Bu demek değil ki eline geçeni kırsın.Bir denge var ve işimize karışılmadığında bu dengeyi biz çocuklarımız ile kurabiliyoruz.Bizim için çok değerlisin ve seni seviyoruz diye sürekli destekliyoruz.Oğlum kendini seven ve işlerini kendi halletmeye çalışan bağımsız bir çocuk.Kendinden memnun olup olmadığını bilemiyorum daha küçük olduğu için:) Annem özellikle bu konuda çok takıntılı "kızma,bağırma,özgüveni çok önemli,bak ben sürekli sevgimi gösteriyorum" bıd bıd bıd anlatır işte..
Ama herkes böyle değil tabi.Ülkemin meşhuurrr "park teyzeleri",akraba,konu komşu,bakıcı,arkadaş,esnaf falan da dahil kaşla göz arası ve ne münasebet ise (bu ülkede tanımadığın kişinin işine karışmak hobi olmuş) bir anda müdahele edebiliyorlar."Aaa ağlama bak erkek adamsın sen","kocaman çocuksun emzik mi kullanıyorsun ayıpp ayıpp","totondan haberin yok bezlisin hala ama artistlik yapıyorsun","hııı ona dokunulmaz cıss","köpek ısırır","karanlıkta öcü var böcek var "...Çok şahit oluyorum,oluyoruz,kimi zaman bizim bile başımıza geliyor:(
  İce ile yürüyoruz, bir şey gördü çocuk ve başladı "cıssss,tıssss" demeye bende ne oluyor diyorum,meğersem vantilatör görmüş ve eliyle uzatıp "tısss ıhh" diyor kafasını iki yana sallıyor.İlk önce anlamadım sonra bir kere daha gördüğünde yaptı birde fırına ve ufoya yapıyor bunu:( Şu Türk aile yapısında ki aşırı koruyuculuk bitiriyor çocuklarımızı.Öğretmenine soru sormaya çekinen,idari üstünün yaptığı yanlışı düzeltmeye korkan,ailesi gitmek istediği yere izin vermeyeceği için yalan söyleyen,sürekli yönlendirmeye ihtiyaç duyan bireyler böyle oluyor.Altı üstü bir "cısss" ayol ne büyüttün demeyin,gerçekten önemli.
  Çocuğuma "cısss" lafını kimin öğrettiğini benim öğreniş anım daha da garipti.Yemeğe gelen kayınvalidem fırına uzandı neler var diyerekten ve o arada oğlan mutfağa girdi, "hiii anne cıss" dedi yanıma gelmedi.Kadın da demez mi "bir ay geçti ama bak beni unutmamış cısss ı nasıl da biliyor,ben öğrettim tabi aferim oğluma cısss tabi o"."Ayyy ne iyi etmişsiniz,ben 20 ay hiç akıl edememiştim çünkü hahaha ne güzel" diyiverdim.. 
Unutur inşallahh diyerek üstüne gitmiyorum ama bizimkilerde kesin kolaya yatıp cıs,tıs,pıs diye devam ederler.
Şu devirde dilediğince çocuk büyütmek zor şekerim:) 



Tek derdim bu olsun dimii,olsun valla..

17 Eylül 2015 Perşembe

Pepee Sevmeyenler Sevenlere Karşı:))

   Sürekli mesaj kaygısı taşıdığından kasıntı, fakat yüzde yüz yerli olmasından dolayı, olumsuzlukları görmezden gelinen,çocuklardan çok büyük hayranları bulunan, bir çizgi dizi bu.Hedef kitle çocuklar fakat dediğim gibi büyükler daha çok izliyor.Nette biraz dolaşın "pepeyi seven/sevmeyenler" ile ilgili forumları anlarsınız demek istediğimi.Kavga edenler var yahu altı üstü bir çizgi film işte.Sevip sevmeme yada eleştirme hakkına sahibiz ama olumsuz bir laf ettiğiniz de "pepee sever anneler" sizi hemen vatan haini,türkü düşmanı,batı yanlısı falan diye etiketliyorlar.Acaip bir durum söz konusu yani.Açıkcası ben hoşlanmadım..Daha çok maruz kalsam severmiyim ki acep?
  Nereye gitsek çocukların elinde Pepee oyuncağı,bebeği yada lisanslı başka bir ürünü var.Oğlumda konu komşuda göre göre alıştı,tanıyor görünce,sürekli istiyor ve ben direniyordum.Babamız birgün eve elinde küçücük bedeni ve koca kafası olan o bebeği getirdi.
(Baba seyahatten her döndüğünde İce acaip tavırlı oluyor,babamızda işgüzarlık yapıp bu sefer çok istediği birşeyi alıp gelince wuuuu,bu bebek en çok sevilenler arasında şuan..pehh)

Buradan hakkında yapılmış 400 küsür sayfalık araştırmaya ulaşabilirsiniz.

  Bende acaba kötümü yapıyorum yahu bu kadar acımasız olmayayım dedim ve açtım..Allaha şükür bir iki izledi ve ilgisini fazla çekmedi.Fakat gittiğimiz çoğu evde tv de açık vee Pepee var.Anneler daha çok seviyor valla,bir arkadaşım "evet sesler kötü ve gıcık bir tipleme ama bak s. onun sayesinde çişini söylüyor artık" dedi.Tüm çocuklarda onun çeşit çeşit oyuncaklarını gördüğü için artık tanıyor da ve istiyor.Böyle heryerde göre göre ya büyüdükçe izlemek isterse ayyyyy:(( 
Plaja bile tablet ile gelenler o kadar çoktu ki!!! Hepsinde de Pepee kayıtlı,çocukların kovaları,kürekleri yanlarında ama onlar kucağında tablet sezlongta..Sen getirirsen çocukta izlemek ister tabi.
  Neden hoşlanmadın bu koca kafalıdan ey Giz  derseniz sayayım..Pepee dediğin bir küsgen velet! Ota poka küsüp,trip atıyor ve zır zır ağlıyor..Anneside pek bir sakin yalnız ve arada ortaya çıkıyor,çocuklarını hep yalnız bırakıyor.Bir otur çocuklarınla ilgilen,kitap oku be kadın.Çocuklar çoğu şeyi "şuşu" denen hayali arkadaştan öğreniyor.Baba desen yün süveter giyen kaldı mı yahu? Bebe denen koca kafalı kardeşi de her haltı biliyor mübarek."abişşş abişşş" dedikçe tüylerim diken diken oluyor.Nene ahh o nene yok mu,tövbe estağfullah bişiy.İzlerken korkuyorum ölüp gidecek diye.Titreye titreye, koyunlar gibi meee mee konuşuyor.Kıraçın şarkı söylemesini bildin mi? Heh aynen öyle.Dede balonla yolculuk eden marjinal bir adam fakat pek bir avam konuşuyor.Seslendirme kötü yani.Torununa "goçum benimm" diye sesleniyor.Çocuklarının kahve ağzıyla konuşmasından rahatsız olmayacaklar için sorun değil tabi.Öğrettiği çok şey var nasılsa..
  Aaaa dur asıl beni zıvanadan çıkaran bu çocuklar herşeyi çok seviyor.Sevgi pıtırcıkları mübarek."aaa yaz mı geldiiiii,ben yazı çok severim","çorba mı o süperr,ben çorbaya bayılırım","abişşş seni çok seviyorum","canım kardeşim hadi gel ittirgete binelim,aaa tamam abiş ben ittirgete bayılırım"...allahım birinin ağzından ne çıksa,çok seviyor ve bayılıyorlar.
  Milli değerlerimizi,geleneğimizi öğretiyor işte ne güzel,buna mı karşısın diyenlere iki çift lafım var.Ben türkü dinlemeyi severim ve evimde de dinleniyor,çocuğum çoğu türküyü tanıyor ve çoğu zaman kalkıp oynamaya başlıyor.7 yaşından üniversiteye gidene dek her sene halk oyunları kursuna gittim,kimse yönlendirmeden kendi isteğimle ve hep bir oğlum olursa kafkas oyunları oynamasını isterdim,kısmetse göndericem,umarım sever.. Bayrak derseniz her bayramda,özel günlerde cama asarız.Oğlum bayrağını gördüğünde hemen gülerek yanına gider ve öper, aynı şekilde Atamın resminide.Bunlar çizgi film ile olmaz önce ailede biter! Bizim gelenek göreneğimiz halk oyunları,ayran ve gözleme mi sadece??? Gerçekten..
  Geçen gün gittiğimiz Pepee temalı doğum günü partisi (bilsem gitmezdim cidden) sonunda iyice beynine işlendi yavrumun.Sonrasında parkta Pepee balonlarını görünce sevimlilik üstüne sevimlilikler yaptı,olmadı ağladı kendini yerlere attı..Neyse izlemiyor zaten ve yazık herkeste görüyor amannn alayım yeahh çocuğumu bunun için mi kırcam dedim.Parktaki herkese dolandı gösterdi,bir mutlu ki:)))Eve gelen herkese koşup bunları gösteriyor önce.Hey allahım dünyaları aldık oğlana o iki kıytırık balona mest oldu iyimi..
  Çoğu çizgi film gibi bunda da önce olumsuz olay işleniyor hemde dibine kadar,sonrasında karakter doğru davranışı öğreniyor ve mutlu sonnn.Ama öyle değil çocuklar olayları birbirine bağlayamadığından ilk gösterilen kötü davranışı örnek alıyor.Öyle olmasa, çocuğum Pepee gibi küsüyor,sürekli ağlıyor,trip atıyor,"allahhh seniiii" diyor diye yakınan anneler olmaz dı dimi? Ama izlettirmeye devam ediyorlar çünkü çoğu çocuk onun sayesinde yemek yiyor,emzik bırakıyor yada bezi bırakıyor.Yadırgamıyorum asla ve asla çünkü el mecbur kalınca bir annenin başvurmayacağı yöntem yok.Ama Pepee olmasın yaa sevmedim ben bu şımarık karakteri.Pepee de işi çözmüş en can alıcı konularda,pek akılda kalıcı şarkılar yapmış.Ee müzik öğrenme sürecini kolaylaştıran ve en eğlenceli yöntem nasıl olsa.Faydalanmak lazım tabi... Bu Pepee den önce birde Calliou fırtınası varmış.Çocuklar Calliou annesi gibi ol diye annelerine kızıyorlarmış falan.Çok sakin ve çocuğun etrafında her daim hazırda bekleyen bir aileymiş bu.Bu anne baba örneklerine dikkat etmeli çizgi filmlerde.Tamam çizgi film ama yinede olmayan ailelerin tasvir edilmesi hoş değil!
  Bu arada Pepee birde olumsuz davranışları sergiledikten sonra, doğru yolla öğrenmiyor işin olumlu tarafını.Hep büyüklerinden nasihat alıyor.Halbuki nasihat en zayıf öğrenme-öğretme methodur.Kaç çocuk üzerin de etkili bir yöntem ki bu?
  Ayrıca bu "şuşu" kim ya? Neden büyüklere en azından bir merhaba demiyor? Hayali arkadaş ise aile bunu fark etmemiş mi? Eğer hayali arkadaş değilse neden sadece çocuklar varken ortaya çıkıyor,rahatsız edici..
  Tamam bittiii bittiii:)) En sona, en acaip karakter kaldı.Minicik vücüdu, koca kafasının altında ezilen ve sanırım bu sebepten düzgün yürüyemeyen Bebe.Daha emeklerken tuvaletini öğrendi,emziği hadi bırak dediler bıraktı,yaşı küçük ama abisinin bilmediği herşeyi biliyor ve ona öğretiyor.Acılı kederli şarkı sözleri yazıyor.Söylenen herşeyi çok çabuk öğreniyor,çok zeki bir bebek maşallah.Bu çizgi film "uzman" psikologlarca yaratılmış ya çok merak ediyorum yaşa göre algı,büyüme ve gelişim basamakları,entellektüel kapasite hakkında ders verilirken okulumu asmışlardı..bu nası bebek?
  Şarkılar da bir kere maruz kalınca kurtulamayacağınız türden.Bu yaz sahilde "pepee şuan çok mutluuuuu,o da olacakkk okulluuuu" diye hep bir ağızdan bağıran dedeler/neneler ve aileler vardı:)) Babam ve annemde "pepee büyüdün müü sennn" şarkısını bizim oğlana göre çevirmiş bir iki ekleme falan yapmış söylüyorlar,çocukta onlar da eğleniyor.
Biz neler görcez daha kimbilir:) 
   

10 Eylül 2015 Perşembe

Ev Yapımı Renk Eşleme

  Farklı Dıy projelerinden elimde kalmış,renkli keçe parçalarımı değerlendirme yolu buldum.
 Aslında eğlenceli de bir oyun ama benim sıkılgan oğlumu bunlar pek sarmıyor.Son bir haftadır en büyük zevki, özenle dizmeme yardım ettiği jenga kulelerini iş makinalarıyla yıkıp,kamyona doldurup başka bir bölgeye taşımak ve orda yeniden bana inşa ettirmek.Çocuk her işini bana yaptırtma derdinde yahu..
 
Neyse oyuna gelelim.Evdeki farklı büyüklükte ve dokulardaki nesneleri bir kutuda topluyorum.Duyu gelişimine de katkıda bulunuyor.
Renkli kartonda kullanabilirsiniz tabi, benim elimde bu keçeler varken değerlendirmek istedim.
Önce oyunu ben kendim oynadım,sonra ondan kutudaki nesneleri istedim ve renkleri söyleyerek uygun yerlere yerleştirdim.Hoşuna gidince kendide dahil olmak istedi.
Uygun renkteki zemine elindeki nesneyi yerleştirmek (farklı renklerin arasından) dikkat becerisinin artmasını da sağlıyor.
Tabi ben fark etmeden "öğretici" rolü üstlendiğimde hemen çekip gidiyor.Bu sıkıntıya gelemeyen halide beni üzüyor.Kreşte napıcak merak ediyorum..muhtemelen boş yere endişeleniyorum..ahhh ahh annelik işte:) 
  Oyunlardaki amaç tabiki öğrenmesinden ziyade eğlenmek fakat biz yetişkinler onlardan daha fazla odaklanabiliyoruz.Bizler oyuna daldığımızda onlar çoktan farklı bir oyuna geçmiş oluyorlar..
Kendini tutamayan bir benmiyim acaba..






7 Eylül 2015 Pazartesi

"Eğitici" de Olsa Çizgi Film İzlettirmek

   Televizyon şu hepimizin evinde olan hatta bazı evlerde mutfak dahil tüm odalarda olan,bağımlılık yapan kara kutu hani.. Çocuğu olduktan sonra tv evden çıkarıp atan da var,çocuk uyanıkken açmıyoruz diyen de,sadece yararlı ve eğitici yapımları izliyor diyen de.
Eğitici olan çizgi film değil ailedir.Bu bizlerin kendi suçluluğumuzu örtme çabamız gibi geliyor.(0-3yaş arası saatlerce ekrana maruz bırakılan çocuklar için)"Biraz tv baksın da ben de bir dinleneyim" birçok annenin aklından geçmiyor değil.
  Çocukların televizyon seyredip/seyretmemesi fazlasıyla tartışmaya açık bir konu.Hiç "ekransız" yapabilenler(tebrik edilesisiniz) ve "benim kontrolümde günde 1 saatçik izliyor" diyenler var.Oooo unutmadan birde sabah kalkar kalkmaz televizyonu açıp,yatana kadar kapatmayanlar var.Televizyona "çocuk bakıcısı" muamelesi yapmanın hoşgörülecek hiçbir yanı yok!!! 
   Biz "çok bilmiş,okuyan,bilinçli ebeveynler" ise arada az da olsa "eğitici" diye çocuklarımıza çizgi film izletirken aslında hata yapıyormuşuz.Yapılan araştırmalar "eğitici sanılan" çizgi filmlerin,ilişkisel (umursamama,küsme,kapris..) ve sözel şiddette (hakaret,lakap takma,küçümseme..) artışa sebep olduğunu göstermiş.Üşenmedim sayfalarca yazı okudum bir haftadır.Kendimi bile dizi bağımlılığımı gözden geçirirken buldum."HMYM" dizisi çıktığından berı, yabancı dizilerim her sene üçer beşer eklenerek artmıştı.Türk yapımları gibi saatlerce sürmüyorlar hemde daha kaliteliler.Ve evet bayılıyorum:) Aaaa birde ben pixar hayranıyımdır ve oğlum accık daha büyüsünde sinemaya gidelim diye can atıyorum yalan değil.Sinema benim gözümde farklı bir yerde.
Neyse işte çocuklar tv de izlediklerini mantık süzgecinden geçiremiyor ve öğrenmesini istemediğiniz şeyleride çabucak kapıveriyorlar.
  Çocukların ekran ile tanışma ve çizgi film izleme yaşı mümkün olduğunca geciktirilmelidir.Hem çizgi filmlerde iyi davranışları öğretmek için önce olaylar kötü olanla başlıyor ki bu bölümler genelde daha uzun sürüyor ve sonunda tatlıya bağlanıyor.Fakat okul öncesi çocuklar detayları birbirine bağlayamadığından, ilk gördüğü kötü davranışı örnek alıyor.Olayların nasıl çözüldüğünü anlayamadıkları düşünüldüğünde bu normal tabi.Arkadaşına kötü davranıp,lakap takma,dalga geçme,paylaşmama,doktordan korkma,karanlıktan korkma ve sonra bunların yanlış olduğunu gösterip,doğru davranışları gösterme ile son buluyorlar.Çocuğunuz ise en çok hangi bölümden etkileniyor dersiniz?
 
Yan Etkiler; 
• Göz bozukluğu,kemik-kas yapısı bozulması (izleme şeklinden)
• Uyku düzensizlikleri
• Konsantransyon bozuklukları
• Kendi oyun kurma vakitlerinin azalması
• Hiperaktiveyi arttırdığı gerçeği
• Tv yi kullanıp karşısında yemek yeme,yeme bozukluğu (en sık rastlanılan buymuş!)
• Tek taraflı ilişkiden dolayı konuşma geçliği
• Kıskançlık,şiddet,dalga geçme,küsme,paylaşmamayı öğretme
• Karanlık/doktor/diş hekimi/saç kestirme/hayvan korkusunu öğretme (amaçları bu olmasada)
• Sosyalleşme ve arkadaşlık kurmada zorluk
• Hayal dünyasında yaşama,çizgi karakterlere özenme
• Hayran olunan çizgi karakterin yer aldığı zararlı hazır gıdalara özendirme.Cips,meyve suyu,sakız,dondurma,gofret,meyveli yoğurt paketlerindeki reklamlar gibi..
• Gereksiz tüketime özendirme.Karakterlerin bebekleri,masaları,defterleri,boyları,sulukları gibi.. ( bu dertten çoğumuzun başında var)

Olumlu Etkileri;
• Çocuğun dil edinimi sürecine olumlu etki,yeni kelimeler öğrenme (bunun için çocuğunuz ile sürekli konuşup,kitapta okuyabilirsiniz..)
• Yeni nesne/hayvan ve sebze isimlerini öğrenme ile dilsel beceri gelişimi
• Aile/doğa sevgisi aşılama 
• İyi hazırlanmış olanlarda olumlu davranışlar kazanmaya yardımcı olma 

Tv izleme süresi,içeriği,izleme sıklığı ve çocuğun yaşı ise en önemli kriterler.

Herşey ortada seçim bizlerin..Bir iki iyi şey için tüm olumsuzlukları yok sayma kararıda bizim elimizde yada toptan ortadan kaldırmakta..
Herşey bir yana konuşkan ve üretken çocuklar için tv ye gerek yok.Bunlar en başta ailenin görevi! Tv aşırı bir uyaran olduğu için sinir ve huysuzlukta yapıyor.Ayrıca 0-3 yaş arasındaki çocukların "keşif zamanı" dan da çalıyor.
  Biz ekran konusunda napıyoruz derseniz "ekransızlık" olayı geçen ay bitti.Kontrollü izleme var ama çizgi film falan değil.Bu daha mı iyi/kötü tartışılır.
Gezmeye gittiğimiz birkaç evde gördüğü pepee (bunla ilgili dertliyim yazıcam rahatlıcam),buz devri ilk önce ilgisini çekti ama hemen arkadaşlarıyla oynamaya çalıştı.Gerçi çoğu çocuk ekrana kilitlenip kaldı ya neyse.. Biz günde 15-20 dk kadar,çocuklar için hazırlanmış müzik videolarını izlemeye başladık ve çok seviyor.Beraber danslarını taklit ediyoruz.Ama kapatılması gerektiği zamanı ve kuralları biliyor! Bu konuda sınır koyabilmek çok önemli.Aslında hiç izlemese daha iyi ama kurallara uyduğu sürece şuan izleyebilir.Dediğim gibi ekranı bakıcı olarak gördüğünüz ve denetimsiz şekilde karşısında yalnız bıraktığınız da hata yapıyorsunuz.Oysa sınırlı zamanlarda ve kontrolünüzdeki şeyleri izlediğinde (reklamsız) faydası bile dokunabiliyormuş.Yalnız aksinide söyleyen araştırmalar var.Karar yine annelerin,hepimiz çocuğumuz için doğru olanı,yaşantılarımıza göre seçiyoruz.Zaten yaşları büyüdükçe vakit geçirmek kolaylaşıyor,yapılabilecek aktiviteler çeşitleniyor ve daha rahat dışarda vakit geçirilebiliyor.Bu sebepten tv şuan benim için bir tehlike değil..umarım düşündüğüm gibi de olur..





  

3 Eylül 2015 Perşembe

Renk Eşleştirme Oyunu - Crayon Cards

  Renk oyunlarının içinde en sevdiklerimden biri bu.Crayon kalemleri çocukken severdim,sanırım o yüzden..Aslında bu bir eşleştirme oyunu ama renkleri de tanıması,ingilizcelerini öğrenebilmeleri için güzel bir oyun.Keçeden de kesip hazırlayabilirsiniz yada kalın/karton kağıda bastırıpta oynayabilirsiniz.
Görselleri http://fromabcstoacts.com sitesinden aldım.Alttakini nerden bulduğumu bilemiyorum:)