27 Nisan 2015 Pazartesi

Sakin Olmaya Çalışan Anne!

  Herşey bitti şimdi "bağırmama diyeti" yapıcam.Son zamanlarda sesimin çook yükseldiğini fark ettim.Biraz baharın etkisinden halsizlik var,birşey yapmak istemiyorum.Şekersiz beslenmeninde etkisi var diyollağ( bahane etmiyorum valla bak).
  Oğlumm seni çok seviyorum.Ne kadar kızarsam kızayım,herşeyden herkesten çok seviyorum,kıymet veriyorum.Ama yorgunluk,uykusuzluk,evdeki gerginlik,senin sabırsızlığın,benim arnavud damarım derken sesim yükseliyor:( Hiç bir normal(!) anne çocuğuna bağırmak,onu kırmak istemez.Ayrıca bağırmakta psikolojk şiddet ve hiç hoş değil! Çoğumuz bunu yapsada,isteyerek değil biliyorum.En azından dışarda yada birilerinin önünde böyle bir an yaşamadık bunada şükür.
  Sorunlarda genelde ilgi istediği için olsada,anlamsız sinir krizleride yaşamıyor değiliz.Abartılı çığlıklar offf ki ne offf.Ses denemeleri,hep yükseğe daha yükseğe.. Normal halinde ise mutlu ve kendine yeten bir çocuk.Sevgi pıtırcığı gibi,sarılır,öper,şımarır,sokulur tabi aynı zamanda dur durak bilmez.Bende cool bir insan olsamda sinirliyimdir maalesef.Çoğu zaman övündüğüm genlerim beni bu konuda yarı yolda bırakıyor.Tebikiside benim suçum değil genlerimin:)
   28 yaşındayım o ise henüz 16 aylık! Sakin kalan taraf ben olmayılım.Mantıklı olmasını bekleyemiyeceğim kadar küçük.Ama bacak kadar boyuyla asfalyalarımı attırıyor.Sabrımın sınırlarında dolaşıyor,zorluyor..Ben ona bağırsam o bana daha fazla bağırıyor.Güleyimmi ağlayımmı bilemiyorum.Hemde işaret parmağını yüzüme sallayarak.Evimizde bu hareketi yapan kimsede yok ki,nerden gördüyse artık.
  Genelde istediklerimi yapmadığı için,hayırdan anlamadığı için ama daha çok babasına olan sinirim ve bir türlü adet olamayışım yüzünden olduğunu fark ettim dün gece:( Bu sabah ben sakindim oğlumda gayet sakin ve mutluydu.Demekki "happy mom-happy velet;)"
  Şimdi daha da sakin olmanın yollarını arıyorum.Kişisel pek bi geliştim bu aralar:)Bolbol çocuk gelişimi kitapları,makaleleri okuyorum.Çocuğunuza sınır koyma,scream free paranting,mahallenin en mutlu yumurcağı,sakin yavas evebeynlik vs..Sizlerede sinirliyim ama "öncelikle sakin kalınız" diyen aklınızı yiyim.Onu bende biliyorum ama nasıl olcak onu bilmiyorum.Yoga yapın,örgü örün,bulmaca çözün ne yahu? Yoga uykumu getiriyor,örgü örsem nerde kullancam,boşuna yaptığımı düşünür ki zaten beceremez daha çok sinirlenirim.Koşu bandına bile çıkmıyorum bu yüzden,çemberde koşan hamster gibi.Gözümü kapatıp sayı saymaya başlasam oğlan o arada kayboluyor,bir bakıyorum ki dolaplara tırmanıyor.
  Eşime göre şekeri bıraktığım için olmuşmuş bu sinir hali.Hani bende biraz çocukla ilgileneyim,sen dinlen ne bileyim bir yürüyüş yap gel falan yok,akıl veriyor birde.Camı açıp soğuk havada kendime geleyim desem havada ısındı.
  Ohhhhh işte buuu,düşündüm düşündüm şikayet edicek başka birşey kalmadı,tamam rahatladım:) Bir haftadır falan evdeki durum bu maalesef.Evet belki çok yaşanmadı bu durum ama yinede suçluluk duyuyorum.Kitaplardan birinde "hayatımızda başarısızlığımızı kaldıramıyacağımız tek alan evebeynliktir" diyor!
  Bende hatamı kabul ediyorum oğlum.Hem senin yüksek enerjini kanalize ediceğim bir uğraş bulucam hemde kendime odaklanıp sorunlarımı senden uzakta tutucam.Bir dahada elimden geldiğince sesimi yükseltmiyicem.
Küssem işe yarar mı acep:)))))
  

24 Nisan 2015 Cuma

Parayı Sen Biriktir Anne!!!

  Oğlum henüz para kavramını anlayabilecek yaşta değil.3 yaşına geldiğinde kumbara almayı düşünüyorum.İstek,ihtiyaç kavramlarını ancak anlayacaktır sanırım.Yalnız küçücük çocuklara para kavramını zorla öğretmeye çalışmayı doğru bulmuyorum.Bunu alırsak o istediğin havuzlu evi alamayızda ne demek.Neler duydu bu kulaklar..Paramız yok,biriktirmeyi öğren sonra gelir alırız demekte her çocukta işe yarar mı tartışılır.Bugün şahit olduğum olayı anlatayım; 

- anne bunu alabilermiyiz yütfen
- paran varmı tatlım
- hayır yok ama senin var
hımm biraz pahalıymış,şuan bu kadar paramız yok tatlım
- ama istiyorum ben,alarmısın annecimm
- bak ne diyicem,paranı biriktir yeterli olduğunda gelip alalım
- ben niye biriktiriyorum?sen büyüksün annesin,sen biriktir!buraya arabayla geldik,araba parayla çalışıyor.sen az gezersen ben oyuncağımı alabilirim!!!
- ......
 
Eee annesi ne diceksin şimdi bu çocuğa? İnanırmı çocuk sende para olmadığına yada hakmı sen istediğin gibi harcarken ona biriktir demen? Gözünün önünde harcama yapıp sonra buna paramız yok demekte inandırıcılığınızı zedeler.
"Yanımda bu kadar para yok" diyen anneye oğlu "şuraya kartı sok,o zaman para geliyor,kartla alalım" diye cevap veriyor.Bilmedikleri halt yok bu yeni nesil veletlerin:)
  Yani çocuklara tasarrufu öğretmeye çalışacağımıza önce örnek olmamız lazım diye düşünüyorum."Şimdi bunu alırsak,asıl ihtiyaçlarımızı alamayız" demek daha doğru olur.Anlayabilecek yaşta çocuğa ihtiyaç,biriktirme,istek,birikim,harçlık gibi kavramlar mutlaka öğretilmeli.
  Babam bize istek-ihtiyaç listesi yaptırır ve önceliklerimizi gösterirdi.Gerçi isteyip alamadığım bir şey olmadı hiç saolsun.Gücü yettiğince her istediğimi yaptı,ehliyetimi aldığımda arabamı aldı.Okul harcını ayakkabıya verdim,tekrardan paramı verdi:)Ben pek tutumlu biri değilimdir.Ama malımın kıymetinide bilirim.(annem şuan hadee ordannn diyordur)Yalnız oğlum doğduğundan beri biriktirmeyide öğrendim:)Motivasyon kaynağım İce! Fakat aynı şekilde yetişmemize rağmen kardeşim her zaman çok tutumluydu.Küçüklüğünden beri paranın kıymetini bilir,gereksiz harcamaz.Yani eğitimle birlikte yarısıda kişinin karakteriyle alakalı..(akrep burcu olmasınında etkisi varmıki acaba)
  Uzmanlar çocuklarımıza "geciktirilmiş mutluluk" kavramını öğretmemizi söylüyor.Yani bir oyuncağı ilk istediğinde  almak yerine,belli bir miktar biriktirdikten sonra almalıymışız.Böylelikle çocuk elindekinin değerini öğrenmiş oluyormuş.Tabi çocuklar bunu 4-5 yaş civarı anlayabiliyorlarmış.Zaten 5-6 yaşlarında da "harçlık ve bütçe" kavramlarıyla tanışmalılar.Bunlar çocuklara disiplin veriyormuş efenim..
  Evebeynlik takım işi ve annenin hayır dediğine baba evet dememeli.Çoğu konuda takım olabilsekte maalesef bu konuda bir olamıyoruz.Eşim oğlanın elini attığını alıcak düzeyde.O yüzden oyuncakçılara artık beraber girmiyoruz.Ailesi çocukla vakit geçirmeyi,gezmeyi,oyuncağı vs önemseyen insanlar değilmiş.Onuda anlıyorum bir yönden oğlumun istedikleri olsun,eksik birşeyi kalmasın istiyor.Zaten sizin için çalışıyorum ben takılma diyor..Benim hem eşimi hem oğlumu dizginlemem lazım,işim sizden iki katı zor yani:(

22 Nisan 2015 Çarşamba

Yoksa Hala Emziriyormusun?

  Yaşını doldurmuş bebeği olan annelere sorulan en önemli sorulardan biridir bu: "hala emiyor mu?"
İçinde yadırgama,biraz kıskançlık,biraz alaycılık ve azda küçük görme barındırır.Bu memleket böyle,emzirmesen yadırganırsın,emzirme uzar yine yadırganırsın.
  Sezaryan olduğum için sütün gelmez dediler ama hemen geldi çok şükür,oğlumda emdi.Yok şekerli ye,bol şekerli iç,sürekli ye yoksa kesilir dediler halbuki stresten kesilir bu süt bir susun ama dimi..Göğüs ucu yaralarından,iltihaplardan,uykusuzluktan,gazdan bahsederler sürekli,sanki hiç iyi yönleri yokmuş gibi korkutmaya çalışırlar ya onu anlayamıyorum.Söylenilen çoğu şeyi yaşamadım,zaten alışır aman dedikleri çoğu şeyede alışmıyorlar.Kucağa alma alışır ne alışması adamı tutamıyorum ki atom karınca gibi:)Odayı ayırmak çok zor dediler 7.ayında ayırdık hiçte bir şey olmadı,büyük olsaydı asıl sorun olurdu.
  Sütün yedin/yemedin ile bir alakası olduğunu sanmıyorum ilk önce annenin mutlu olmasıyla alakalı.Anne huzurlu ve stresten uzaksa,bol sıvı alıyor ve bebeğide emiyorsa süt oluyor zaten.Olmuyorsada bir sağlık problemi vardır.Ama emziremeyen anneyede "eksik anne,yapay anne" muamelesi yapmak hoş değil.Annelere kendini yetersiz hissettirmek bazılarının çok hoşuna gidiyor maalesef.Ben emzirebildiğim için,sütüm var diye "tamamlanmış anne,doğal anne,daha iyi anne" mi oluyorum? 
  O kadar panik olmuştum ki hamileyken anlatılanlardan,ilk zamanlarda hangisinden ne kadar emdi,kaç dakika durdu,en son soldan emdi sonra sağı vereyim,hemen su içmem lazım,ne yesem acaba diye düşünür olmuştum.Kayınvalidem ağlayan oğlumun başında "doymuyor bu mama ver yazık" der sonrada "aaa mamalar yapay çocuğa kimyasal veriyorsunuz" derdi.Emzirmek için ayrı odaya giderdim arkamdan gelir "ah ahh buda bırakcak memeyi belli,zaten babasıda emmedi" derdi.Stresten acaba doymuyor mu,ben mi beceremiyorum,çocuğuma yetemiyormuyum diye düşündüm ve ağladım bir hafta.Sonra onlar gitti sadece oğlum ve ben kaldık.Emzirme vakitlerinden keyif almaya başladık karşılıklı.İce 16 aylık ve hala yenidoğan iştahıyla emiyor.Bazen bırakması zor olucak diye düşünmüyor değilim hani:) İştahsızlığı ile emmesini ilişkilendirenler oluyor ama genelde mutlu ve gerektiği kadarını yiyen bir bebek İce.Hem huysuzluğunun tavan yaptığı ve hiç birşeyi yemediği diş çıkarma,atak yada hastalık zamanlarında çok işime yaradı emiyor olması.En azından emiyor diye rahattım.
  Herkes bu konularda kırıcı,meraklı,eleştirici anneler ise gergin ve kızgın.En çokta kendisine sorulmadan akıl verenler yok mu.." Aaa emiyor mu kazık kadar ayol,ayıp artık erkek çocuğu o,böyle böyle anneye bağımlı oluyorlar işte,emdiği bir işe yaramıyor bırak,erkek çocuğu fazla emzirilmez uygun değil". Birde "olurmu canım bak benimki 35aylık emiyor hala ver sen ver(!)" diyenler var.Yahu 35 ay ne ki,yaşı yokmu bu çocuğun ben hesap yapmak zorunda kalıyorum,ayrıcaaa çüş yani o kadarda değil!Hee emziren isterse 9 yaşına kadar emzirsin,eskidende çokmuş öyle,beni ilgilendirmez ama ben karşıyım.İki yaş zaten hem sağlıkçılar ve psikologlar tarafından hemde inançlarımız açısından bitişe uygun vakit.Zamanı geldiğinde "ikimizde hazır olduğumuzda bu emzirme bitecek.Ama tek taraflı olsun istemiyorum.
  Öylesine harika anlar ki.Yegane sakin olduğu zaman birde kucakta olduğu için,sarılabildiğim için,bakıştığımız için dahada çok seviyorum.Emerken konuşuyoruz bazen,minnak elleriyle yanağımı okşuyor,ensemden güreşçiler gibi çekip sarılıyor..bazen uyuyor..
Acaba daha mı az gelicek kucağıma diye üzülüyorum yalan değil.Ama ikimiz içinde kesintisiz ve kaliteli gece uykusunuda almamız lazım artık diye düşünüyorum.
  Şimdilik zamana bıraktım bakalım belki kendiliğinden vazgeçer yoksa bi hinlikler düşünürüm ben:)))

Oyun Odası Seçimi

  Bilindiği üzere iceoğlanın odası ile kafayı bozmuş durumdayım:) Ama öyle tatlı şeyler var ki insan seçemiyor.Ayrıca şeklen güzel dursada kullanışlı olurmu,çocuk rahat edermi,sonrasında farklı şekilde değerlendirilebilir mi diyede düşünmek lazım.Mesela o karatahta yapılmış duvarlar çok güzel çizsin,silsin istediği kadar ama tebeşir tozu zararlı.Acaba çok renk rahatsız eder mi? Nasıl tablolar koysam? 
  Daha bir ilgi alanı yok o yüzden konsept oda yapamam.Bana kalsa ya "avengers" yada "harry potter" konseptinde yapıcam ama bana kalmıyor işte:) Önemli olan istediği herşeye rahatlıkla erişebileceği,kendi kendine yetebileceği,özgür oyun alanı olması.Güvenlikli,teknolojiden uzak,içinde bulunmaktan mutlu olucağı bir oda olmalı.Çok abartmadan sade tutucaz şimdilik,dediğim gibi kendi ilgi alanı olana kadar böyle..
  Bunlarda pinterestten örnekler.Bulduğu heryere tırmanan oğlum için tırmanma duvarı güvenliği sağlanıldığında iyiymiş ama anneme sinir krizleri geçirtir:))
Boyanabilen duvar kağıdı ise bir harika!



















19 Nisan 2015 Pazar

Oyun Çadırı

  Resmen b-a-y-ı-l-d-ı-mmm:) İce'ın odası için neler yapabiliriz diye düşünüyoruz.Yaz sonuna kadar vaktimiz bol olduğu için her türlü seçeneğin kaydını tutuyorum.Okuma köşesi için bile uygun bu oyun çadırları.Ben odada gardolap sanırım kullanmıyıcam.Mümkün oldukça bol oyun alanı olsun istiyorum.Eşyalarıda misafir odasına yaptırcağım dolaba kaldırırım diyorum ama bakalım...
  Pinterest resmen bitirdin beni.Onlar ne tatlı odalar öyle.Lego tasarımından en sadesine,aztek tarzından en avangardına kadar yüzlerce çeşit var.Çadırlar için ayrıca dosyada oluşturdum,hesabıma girip bakabilir,kendinizi kaybedebilirsiniz:) Evde yapmakta zor değil fakat etsy.com üzerindende satın alabilirsiniz.Ben istediğim tarzda çadır yaptırabilecek bir yer buldum çok şükür.Bunlarda size örnek olması açısından..



















1 Nisan 2015 Çarşamba

Her Eve Lazım: Okuma Köşesi

  Evin en güzel yeri bence okuma köşeleri.Şimdide oğlum için bir tane düzenlemek istiyorum.Yaza doğru yapmış oluruz herhalde.
  Dikkatini dağıtıcak renk ve objelerden uzak durup,sade ve rahat edebileceği bir alan düşünüyorum.Işık alan,rahat minderleri olan,kitaplara istediğinde rahatça ulaşabileceği sevimli bir köşe.Çocukların çoğu gibi oğlumda saklanıp yalnız kalmayı seviyor,o yüzden gizli bir alanda olabilir aslında;çadır yada ağaç ev gibi.
*Amaç okumaya özendirici ve keyif alacağı bir yer.
*Yapılması gereken;örnek olmak.Kitap okumak,okurken görülmek ve beraber bolca kitap okumak..
  Çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırmak istiyorsak bizlerde örnek olmalıyız tabi.Ben zaten bayılırım,dergilerim,kitaplarım evin dört bi yanında:)Eşim hiç ilgilenmez ama olsun ice en çok benimle vakit geçiriyor,umarım beni örnek alır kuzu.Onunla birlikte kitap okuyoruz,sayfaları o çeviriyor,bırakıp gidip başka bir tane getiriyor,aynı sayfayı bir kaç kez okutuyor..Daha bunlar ne ki konuştukça daha çok sorucak,resimleri anlattırıcak,doğaçlama yaptıracak,o hikaye o gece bitmeyecek.Kendimden biliyorum:) 
  Ufak dokunuşlar yada yeriniz varsa daha şık alanlar için örneklerde vereyim hemen.Çok yaşa pinterest,olmasan napardık:)