25 Eylül 2018 Salı

Böyle Bir Hal İçindeyim


    
  Kahve üstüne kahve devirdiğim günler geldi yine.. Düşüncelerimi harekete geçiriyor bir çeşit enerji veriyor.Sanırım bağımlılıklarda böyle başlıyor?? Kahve derken üstüne kaynar su dökülen nescafe'yi kast etmiyorum tabi.Eşimde tam bir çay insanı,yaz kış sıcak soğuk fark etmez sert seylan çayı içer.Çayla aram pek yok yasemin yada earl grey belki. 
  Şimdi sabahları çok erken kalkıp türk kahvemi yapıyor yanına 3-4 çiğ badem götürüyorum.Bir ara su soğuk sıkım meyve&sebze sularına takmıştım:) Yazları enerjim farklı oluyor tabi.
Evden çıkmadan bir kaç işimi halledebilirsem ne mutlu. Yolda bir kaç sayfa okusam..Berkay okuldan geldiğinde oyun oynasak,yemek yesek,öpüşüp koklaşıp yatırsam ve sonra yatana kadar yine iş güç.. 
  Çay ve kahve insanını ayırıyorlar hep al takılacak başka bir konu daha:) Bir kere tam battaniyemi almış,cam kenarı koltuğuma gömülmüş,kitabıma başlamışken zırt pırt çay almak için yerimden kalkmak bana göre değil.Tam masa başında muhabbete dalmışken çaylarını tazelemek için kalkmak ve bu servisi yapmaktan da hoşlanmıyorum,herkes bilir. Ben kitabıma dalmışken kahvem ve yanına götürdüğüm o kıyır kıyır bol çikolatalı hafif tuzlu kurabiyelerim ile mutluyum. Kahve kutusunun kapağını açtığımda o koku bana küçük bir mutluluk veriyor.Kahvem demlenirken kutunun üstündeki Klimt'in Kiss eserine dalıyorum..nasıl güzel! Kırılgan, gerçek,cesur..Kiss. İlk öpüşmeyi değilde o ilk gerçek öpücüğü hatırlatıyor insana, hayatının aşkıyla ilk öpüşmen! Sonra bir bakıyorum kahvem olmuş. Ruh halim One more of cup coffee/Bob Dylan dan Ezgi'nin Günlüğü/Fincana Kahve Koydum Gel e hatta Cat Stevens/Wind e sonrada oradan oraya atlıyorum.. Şimdi de Little Red Lung/Fangs çalıyor. Dışarıda yağmur var ve bahçenin kokusu gelsin diye pencereyi açmışken komşunun piyano çalıştığını duyuyorum.bence iş yerimiz harika bir konumda.Şu piyano çalan her kimse gerçekten amme hizmeti yapıyor.
  Yeni kitaplar sipariş ettim. Aslında okunmayı bekleyen yazın gezmekten vakit ayıramadığım kitaplarım var. Berkay içinde bir liste yaptık beraber ama param kalmadı:) Bir sonraki ayda onları almam lazım.Yeni dizilere başladım.Spor yaparken dizi izlemeyi sevdiğimi herkes bilir. Jim Carrey sevenler için Kidding diye bir dizisi başladı,ikiz çocuklarından birini kaybeden ve bunla başa çıkmaya çalışan bir çocuk programı yapımcısını canlandırıyor. Ayy izlediğim komedilerde bile trajedi var hey allahım bu güz mevsimi beni bir tuhaf yaptı.Kendimi herhangi bir akıma tümden ait görememekle beraber bu mevsimlerde özellikle beat kuşağına yakın hissediyorum.O çekip gitme ve sürekli hareketlilik halinde oluşlarına değil de doğayı çok sevip saygıda duysalar da dünyanın ne olursa olsun b.ktan bir yer olduğunun ve bunun düzeleceği gibi romantik düşüncelere kapılmanın saçma olduğunun farkındalar. Eveet bir sonraki o "Güzel günler göreceğiz çocuklar,motorları maviliklere süreceğiz.." dönemine kadar aradığınız Giz'e ulaşılamamaktadır:)  
  Spora gelince, yazları fazla aktif oluşumuz sebebiyle aslında daha çok sıcaktan bunaldığımdan aksatıyorum ama yeniden haftada üç gün olmak üzere başlıyorum en azından mayıs'a kadar yine böyle gider. 
  Sonbahar'ın o müthiş kızıllığı içinde büyülenmek,soluklanmak için hep bu mevsimde iki kez geziye çıkarız sanırım bu sefer bir kez ancak yapabileceğiz.Malum ekonomik durumlar tuhaf.. 
Şimdi kendimi o kurumuş yaprakların üzerinde dolaşırken hayal etmek harika.Sonra en uzun ağaçların olduğu noktaya gelip yere uzanmak ve o görkemli gövdesini,dalların nasıl ışığa ulaşmak için yükseldiğini..güneş ışınlarının harelerini izlemek..Karadeniz'in sık ve inatçı ormanlarından gündüz vakti bile ormanın içi çok aydınlık olmuyor.Tehlikeli hayvanların çoğu kış uykusunda o yüzden aman ayı çıkar derdi de yok.Böyle yerde boylu boyunca uzanmışken bir fotoğrafımı çekmiş eşim sonra bende yayınlamıştım. "Şuan sadece üstünde hangi böceklerin dolaştığını,karıncaları ve yaprakların altındaki çamuru düşünüyorum" yazmış biri.Çok pahalı bir spor ayakkabımı o çamurlara veda ettim maalesef şimdi akıllandım eski bir yürüyüş ayakkabısı giyiyorum ama onun dışında hiç böyle şeyler düşünmedim.Yani doğadasın herhalde börtü böcek olacak! Onların yaşam alanındayız değil mi? 

"Nature is not a place to visit. It ıs home."

  Tamam karman çorman oldu biliyorum ama şuan bende bu haldeyim zaten:) Dışarıdan öyle gözüküyor muyum bilemem..günlerimiz gayet normal geçiyor gibi.Neyse şimdi Berkay için ,özel isteği üzerine, dünyanın en soğuk ülkelerini ve oralarda yenilecek neler yetiştiğini araştırmalıyım.







"Sanırım insanlar, hayatın hiçbir anlamı olmadığı gerçeğini kabullenemiyorlar. Bu gerçek onları çok fena rahatsız ediyor." David Lynch













20 Eylül 2018 Perşembe

Okul Arayışlarım

  Tam da mevsimi gelmiş çocuklar okula başlamışken ve tabi erken kayıt dönemi yaklaşıyorken hepimizin aklındaki en önemli konu okul! İlk soru okul mu,okulsuzluk mu,ev okulu mu gibi düşünülebilir ama büyük şehirlerde zaten bunları pek düşünemiyoruz. En azından ben ev okulu sistemini çok sevsem de bize uygun değil maalesef çünkü bende o iç disiplin yok. Devletin okullarda verilen eğitim yeterli gibi dershaneleri kapamasıyla bunların hepsi özel okul statüsü aldı ve her köşe başı okul oldu. Çok fazla okul ve eğitim metodu var.Onlarca eğitim metodu varken bize uygun olanı nasıl seçeceğiz? Çocuğumun nasıl büyümesini tercih ediyorum? Ben nasıl büyüdüm?  
  Üzülüyorum ama kendim için değil, çocuğum için. Onun adına verdiğimiz bu kararların ileride hayatını nasıl etkileyeceğini şimdiden görememenin sıkıntısını yaşıyorum. Sir Ken Robinson'un Ted konuşmasında bahsettiği ziraat eğitim modeli bu aşamada devreye giriyor. Tohumu ekiyor,suluyor,ilaçlıyor ve bakımını yapıyoruz ama geleceği öngöremiyoruz. Olabilecek bir sel baskını,haşere salgını, kuraklık vs gibi şeyler sonucu etkileyecektir ama her şeye birden önlem alınamıyor. 5 sene sonrasında dünyanın nasıl olacağını öngöremezken bugün alacağı bilmem ne eğitimin, 10 sene sonra onu yaşıtlarından ayrı bir noktaya taşıyacağından nasıl bu kadar emin olabiliyoruz? Böyle bir şey mümkün mü? 

Bu arada Answer Man filmindeki eğitim sistemiyle ve öğretmenlerle ilgili bir sahne var onu buraya eklemek istiyorum.


Çocuklarımıza uygun koşullar yaratmak için verdiğimiz mücadele bizlere önce maddi ve haliyle beraberinde sosyolojik ve duygusal şartlarımızı sorgulatıyor. Sosyolojik derken örneğin daha iyi bir muhite taşınma gibi. Eskiden olsa "el kadar çocukla parkta,bahçede bir çeşit kariyer ağımı oluşturuyorsunuz" derdim. Ama öyle değilmiş her ihtimali düşünüyoruz. Tabi bütçemize ve kendi yaşam biçimimize göre. Bu arada da dövizdeki saçma yükselişle aynı oranda, her şeye gelen zam ve dudak uçuklatan okul ve kırtasiye masrafları devreye giriyor. İlköğretimden başlayarak lise ve hatta üniversite bitimine kadar harcayacağımız paraya değer mi? İşte bunun kararını vermek önemli. En uygun okul senelik 25bin tl den başlıyor.Servis,yemek,kıyafet,kitap,gezi falan da hariç! Eğitimin bu kadar ayrıştırıcı ve denetlenmeyen inanılmaz yüksek bütçelerle bahsediliyor oluşunu sosyal devlet yapısıyla bağdaştıramıyorum..
Okul seçimi bitse bunun dışarıdan desteği kursu,yabancı dil etkinlikleri,çocuğun ilgi alanına göre müzik yada spor etkinlikleri var.Bu çarpık eğitim sistemine rağmen çocuğumuza bir şeyler katarak büyütebilmek için ekstra ilgi alakaya ihtiyaçları var. Okulda öğrendiklerimiz bize yetmediği gibi onlara da yetmeyecek o yüzden bir şeyler katmaya bakmalı.Tüm dünyada geçerliliği olan İspanyolca'yı öğrenmek gibi.

  Okul ararken ne gibi beklentilerim var tamamen karışık, aklıma geldiği sırayla yazdım.

Geçmiş,köklülük,kurumsallık
Lokasyon (en iyi okul eve en yakın okuldur diyor Ali Koç)
Öğrenci yaklaşımları (akran zorbalığında ki tutumları)
Kadrosu
Finans,Bütçe ve Ekstraları,Ek Masraflar
Servis
Kıyafet
Sosyal Aktivite
Okulun Fiziksel Koşulları
Temizlik
Güvenlik
Sene Sonu Gösterileri ve Resmi Törenlere Bakış Açıları (resmi törenlerin coşku ile kutlanması taraftarıyım,bir çocuk Atasını,bayrağını, bayramını bilmeli!)

   Aslında okul seçimini çok dikkatli bir şekilde başta anaokulu seviyesinden yapmak ve aynı okulda devam edip gitmek gerekiyor. Böylece fiyat avantajını ve üvey evlat gibi dış veli muamelesinden de kurtulmuş oluyorsunuz.Ben bu şekilde yapamadım çünkü oğlum ilk gittiği ortamı o kadar sevdi ki okul öncesi hazırlığa da orada devam ediyor.
 Okul konusunda veli beklentisi çok önemli. Bu yüzden iyi okul kötü okul yok aslında. Mesela biri reklamını "ekmek pişiriyoruz,sık sık doğa gezileri yapıyoruz,hayvan besliyor,bitkiler büyütüyoruz.." diye yapıyor.Ama benim çocuğum bunları zaten yapıyor. Ben ona bu imkanları sunuyorum bunu isteyenler zaten şehirde yaşayıp bizim gibi canı istediğinde köyüne çekip gidebilme alternatifi olmayan aileler için cezbedici olabilir.Bana göre ne fazla sosyali ne de fazla akademik olanı iyi değil.Çok akademik odaklı okullardaki çocuklara da acıyorum.Ne haddine diyebilirsiniz tabi ama "çocukluk" çocukken yaşanacak bir şey! Donanımlı olması bu yarışçıl çağda mecbur olsa da el kadar bebelerin lise matematiği çözmesi ve sosyal her türlü aktiviteden uzak sınavlar için yetiştirilmeleri BANA GÖRE doğru değil. Bazı veliler önce akademik olsun ve başarı odaklı olsun der, kimisi önce mutluluk der, kimisi akademik, sanat ve sportif dengeli olsun der, kimisi doğrudan teog başarısına bakar, kimisi yabancı dil ve ikinci yabancı dil durumuna bakar, kimisi adı var fiyatı da pahalı kesin iyidir zaten der, kimisi bu kadar para dökmeye gerek yok daha hesaplı olsun der böylece bu liste uzar gider.
  Çocuğun mutluluğu illa ki bahçesi kocaman olan, çok fazla sosyal dersi olan okullarda da olmaz. Küçücük bahçesi olur, öğretmenler sevgi doludur ve çocuk en mutlu çocuk olur. Zaten ilkokulda okul değil öğretmen önemliymiş ama bulabilirsen. Biz baya araştırma yaptık ama işte şehir değiştirme durumundan hala vazgeçmiş değiliz o yüzden orada da araştırma yaptım:) Tabi ben araştırsam ne olacak fiyatlarda fena..


Yukarıda video örneğini verdiğim tarzda,eğitim ve sistem eleştirileriyle ilgili ve birazda indie amerikan,filmleri çok izlemişiz. Sanırım o sırada neye ilgi duyuyorsan algıda seçicilik mi oluyor ne:) Fikir olur belki diye isimlerini de paylaştım.

Taare Zameen Par / Aamir Khan
Ölü Ozanlar Derneği
Captain Fantastic (başlı başına bir tartışma konusu)
Little Miss Sunshine
Mona Lise Smile
Wonder
Gifted





18 Eylül 2018 Salı

Bir Ebeveynlik Sınavı: Oyuncak Kavgası


   Bu hafta sonu uzun süredir komşumuz ve aile dostumuz olan arkadaşımın oğlunun doğum gününe katıldık. İki çocuğundan küçük olanın Berkay ile arasında 1,5 yaş var.Pek anlaşabildikleri söylenemez çünkü tarzları çok farklı.Çok tatlı ve kafa bir çocuk ama tablet ve Ps4 oynamaya bayılan ve günde en fazla 15 kelime kurarak hayatını geçirebilen bir yaşıtıyla bizimkinin ortak paydada buluşması zor oluyor. Gidip gelip onunla konuşmaya çalışıyor "bak lütfen gel oynayalım istersen arabalarla değil başka bir şey oynayalım,gizli ajan falan olalım,yakalamaca da olur ,bowling de olur" dese de çocuğu ikna edemiyor o her seferinde bağırıp,vurarak karşılık veriyordu,sadece bizimkine değil diğer çocuklara da. Eee büyük olanlarda odalarında istemiyor haliyle kovalıyorlar küçükleri, oraya da kendini aldırmak için uğraştı..baktı olmadı geldi salonda bizler konuşurken yanımızda oturdu tek başına oynadı. Ama yinede arada bana dese de ben yanında içeri gitmedim arkadaşım dayanamadı oğluna anlatmaya çalıştı "bak beraber oynayın, arkadaşın senin için geldi" diye ama yok 5 dk oynasalar bizimki 6.dk koşarak yanımıza geldi:) Hayır yılmıyor da çocuk! Bakıyorum bir ara yine gidiyor anlatmaya çalışıyor. Çektim yanıma "bak bazı insanlarla konuşarak anlaşamazsın mizaçları bu,hem sana göre oyunlar yok orada boş ver" dedim sanırım birinin annesi alındı ama onun çocuğu orta sona gittiği için bence alınılacak zaman geçmiş ,küçük çocuklara nasıl davranması gerektiğini öğrenecek yaştaydı.Neyse bizimki bir ara sinirlendi geri geldi,sonra sıkıldı yine gitti konuşmaya çalıştı ev sahibini taktı koluna çocukları ikna etsin diye yok yok. Şimdi sorun onların almamaları değil benim sıpanın bu kadar ısrarcı oluşu.Tamam bir süre kendi kendine oynuyor falan ama yinede bir ikna çalışması içinde,elinden oyuncağı alındığında geri çekemiyor biri ona vurduğunda sadece bakıyor hey Allahım vurma ama kız,itekle mesela üstüne üstüne gelmesin diye, niye bakıyorsun saf saf çocuğum? Mizacı bu ok şiddetten hoşlanmıyor anladım hatta çok yüksek sesli tartışmalardan da rahatsız olur uyarır bizi hemen ama hadi şimdi benim yanıma kaçıyor, biliyor ki benim yanımdayken bir şey yapamazlar ama yarın öbür gün okulda ne olacak? Deneme yanılma yöntemiyle,başarı ve başarısızlıkla kendi mücadele etmeli her şeyi ben öğretmemeliyim diye düşünüyorum ki zaten görüldüğü üzere öğretemiyorum da..ama işte ne olacak böyle? 

  Geçen gün diş hekiminin bekleme salonunda oyuncaklarla oynuyor yaşıtı bir çocuk geldi bir anda bağırarak bizimkinin elindeki oyun konsolunu "ben oynucammmm bu benimmmm" diyerek çekti. Berkay öyle bakakaldı ve "çok ayıp" dedi.Bravo evladım ayıp tabi ama vermesene elindekini. Bende bir olgun insanım ki sorma (çocuğumun gözleri doldu ama) arkadan bağlantı kablosunu çektim diğeride oynayamadı. Oynayamayınca çocuğun içinden bir bambaşka biri çıktı, bağırıp çağırmaya başladı babası da gelip "bugün çok uslu durdun oğluşum o yüzden sana minik bir sürprizim var" dedi!!! Hımmm. 
Bazen okul bahçelerinin önlerinden geçerken o adam öldürülüyor gibi çıkan sesleri,çığlıkları falan duyunca düşünüyorum "biz böyle miydik ki?"
  Şimdi Berkay'ın okulunda gerçekten veli/çocuk profili biraz farklı. Ama ilkokulda böyle minik bir grup olmayacak, orada orman kanunları geçerli. Çocum sen orada nasıl hayatta kalacaksın? Sen baş etsen ben seni düşünüp durmaktan nasıl vazgeçeceğim? 
  Arkadaş ortamımdaki insanlar benim gibi aşırı müdahaleci değiller o yüzden bu ortamlarda çocuklar bir oyuncak için birbirlerini yerken bizler eğer vurma vs olmazsa karışmıyoruz ama işte böyle doğum günleri,partiler yada başka ortamlarda sorun oluyor. Bazı anneler gelip senin çocuğuna dokunabiliyor bile! Geçen sene Göztepe parkında çocuğun topunu alıp bakmış diye bir kadın yine kendi çocuğu kadar küçük bir çocuğun elinden topu çekip alıp,çocuğa gözlerini beletti "benim oğluma yaklaşma!" dedi. Ayyy en korktuğum ikinci ebeveyn tarzı. İlki okulda şu aşırı akademik baskı yapan, whatsapp gruplarından "benim ki bunu yaptı sizde durum nasıl" diyenler.. Neyse bence bu tarz şeylere anne/babaların karışması tuhaf. Benim yaptığımda iyi değil tabi çünkü aman biri vurur falan diye genelde yakınlarındayım, ilgisiz gibi duruyorum ama yinede gözetlediğimin farkında. Tabi şunu söylemeden geçemeyeceğim bu endişeye çocuğum erkek ve "aman erkek şöyle olur,böyle yapmalı" diye düşmedim erkek,kız fark etmez biraz cazgır olmalı değil mi? Yani sadece zarar verici ortamda hala kendini kabul ettirmeye çalışmasada yeter.Offf ya..

  Ben bu huydan nasıl vazgeçebilirim yada çocuğuma kendini korumayı nasıl öğretebilirim. Daha doğrusu bu öğretilebilen bir şey mi? Hayata karşı uyanık olma ve bu hak savunma aynı kapıya çıkıyor mu? Ben niye her şeyi dert ediyorum? Tamam geldi yine sonbahar ondan diyelim geçelim:)





















3 Eylül 2018 Pazartesi

Kız Oyuncağı Değil Mi O ?

   Babası Berkay'a erken doğum günü hediyesi pembe bir elektrikli kaykay aldı. İlk tercihi kırmızıydı ama o kalmamış. Gören aradı "niye pembe?" SİZE NE? Çocuk gerildi artık
kızıyor sorana.

Bu piremses deniz kızınını da geçen yaz başı almıştık. Hani şu meşhur mavi poşetli,bayram zamanları hınca hınç dolu malum marka var ya onun kasa önüne konulmuş, çocuğum "bunu istiyommmm, çok güzelmiş saçları da mor hemde deniz kızı buuu,yüzer ne güzel" diye bir heyecan yaptı .Alacağım ama başıma gelecekleri de biliyorum tabi vee daha ilk yadırgama kasada başladı. 
   Kasiyer çocuk aldıklarımızı geçirip bunu kenara koydu. Gözümle işaret ettim "aaa alıcakmısınız kiiiii? dedi ama ses ve bakış baya eleştirel, bende kızdım (uslubunca). Oradan annemlere geçtim, oyuncak çocuğun elinde kendi kendine konuşarak oynuyor,malum yeni oyuncak heyecanı. Sonra bir komşu teyze "kız oyuncağı" dedi diye minnak "oyuncağın kızı erkeğimi olur ya oyuncak bu off!" dedi ama baya vurgulayarak. El kadar çocukta ki algı bile bu, adı üstünde OYUNCAK ! Neden farklı anlamlar yükleniyor? Neden tencere tavayla erkek çocuğu oynadığı zaman hemen bir "amannnn cinsel yönelimi bozulur mazallah" diye korku sarıyor anneleri? Neden erkek çocuğu eline silah aldı mı gururlanıyor babalar? Neden oyuncakçılarda bilim setleri,yapbozlar,inşaat aletleri vs "erkek çocuk oyuncağı" reyonuna konuluyor.
   Erkek inşa eder,tasarlar,deney yapar,robot yapar,drone uçurur! Ama sen kızım, sen ancak domestik işleri yapabilirsin. Zaten oyuncakçılar ayırmış “kız oyuncakları” bölümüne koymuş mutfak robotlarını,allı güllü pembeli morlu ıvır zıvırları,altını ıslatan mama isteyen bebekleri.. “Erkek oyuncakları” bölümüne ayırmış bilim setlerini,tasarlanabilen&programlanan robotları,zeka geliştirici envai çeşit yapı oyunlarını falan. Allahtan kutu oyunları aile bölümünde. Onları da kaç aile çocuğuyla oynuyor merak  ediyorum.

Bu reklam 80li yıllarda ki henüz üstüne unicorn kusmuş gibi görünen o pembik setlerin olmadığı,kız çocuklarının giydiği kıyafetler ile yargılanmadığı dönemden.Çocukken genelde böyle giyindiğim için bazı insanlar "erkek fatma" diyorlardı ama o zaman bile taktığım bir şey değildi bu. Ama şimdi toplumsal baskı daha da arttı.Üstelik pembe,mor yada simsiz, payetsiz ayakkabı bile bulmak zor.. 
   Suç aslında oyuncakçıların da değil, pazarlamacıların.Kız ve erkek çocuklarına iki farklı tür gibi davrandıkları için bunca sorun. Kız çocukları pilot olamayacağını düşünüyor çünkü meslekleri bile erkeğe ve kadına göre diye işliyoruz tertemiz beyinlere. Meslek kartları oyunlarında dikkat ediyorum sadece alman ve ingiliz menşeyli olan markalarda kadınlar inşaat araçları kullanıyor, polis pilot vs gibi gösteriliyor ama geri kalanların çoğunluğunda hemşireler kadın,şarkıı kadın,dansçı kadın.Orada bir erkek balet koyan sadece bir ingiliz oyuncak markası gördüm.
  Birde eş cinsellik korkusu var ki o oyuncakla falan olmuyor bambaşka bir olay..Ayrıca terziler,chefler,aşçılar hep erkek değil mi? Kadın mesleği diye bir şey mi var yahu? Ben oğlumun dikiş yapabilmesini yada yemek yapabilmesini önemsiyorum, başkalarına ihtiyaç duymadan kendi işini halledebilmesi benim için önemli. Aslında onun için bile önemli çünkü çocuk bağımsız. Artık bu yan yan bakışlardan bıktım. Renklerin yada oyuncakların cinsiyeti olmaz!!!!!!!! #oyuncagincinsiyetiolmaz Oldurmayın lütfen !

   
  Berkay ara dönemde aldığı karne için çay seti istemişti "bir çaydanlık ve fincanları olsun lütfen " dedi.Karne hediyesini bir başarı ödülü gibi düşünmüyoruz biz adetten gibi bir şey(neden açıklama gereği duydum bir düşün) Bizde eşimle Carrefour'a gittik, sonuçta oyuncak reyonu büyük her şey var. Tabi bu setlerin hepsi pespembeydi ve üstünde çeşit çeşit prenses ismi vardı. Altı üstü bir çay seti yahu, bir ev ve mutfak aletleri var ki hepsinde bir prenses kullanırken resmedilmiş falan, hangi Disney prensesi bunlarla ev işi yapıyor acaba diye merak ettim:) Neyse akşam bizim ki gördü bir sevinç, hemen servis edildi pastalar, kurabiyeler ve çaylar yapıldı. Anane ve dede pastaneye çağrıldı onlarda ertesi gün evciliğe geldiler:) Bu fotoğrafı paylaşınca en çok destekleyici yorumlar gelse de çocuğumu gayliğe yönlendirdiğimi söyleyenlerde oldu. Eş cinsellik, translık nedir ne değildir daha onu bilmiyor ama kendine yetmeyen zekasıyla bana akıl veriyor, canım ya! Eksik olma sen emi! Bak sosyal medyada buna #bugündederdimbu diye etiket açabilirim:) 
   Nötr Cinsiyet olmayan oyuncaklar çocuklarının yaratıcılığına sekte vuruyor.Aslında masallarda bile durum böyleyken Disney'in yeni pazarlaması ile kendi kendini kurtaran.cesur ve maceracı prenseslerin olduğu filmler çekilmeye başlandı ama pixar satın alınmasaydı bence onlar bu işi gayet iyi götürüyordu.
  Her neyse öyle tatlı anneler ve babalar var ki görüyorum oğluna bebek almış mesela hemde arabalı falan "amann baksın belki kardeşi falan olur ilerde alıştırma yapsın" diyebiliyorlar. Bende artık "erkek anası" olmakla gurur duyan kasıntı tipler yerine dünya görüşü kendime yakın olan insanlarla iletişim kurmaya çalışıyorum yada en azından görmezden geliyorum:) 

  Geçenlerde minnağın dayısına sinirlendiğinde söylediği gibi "sana bakıyorum ama orada bir boşluk var, seni göremiyorum yoksun sen hıh" :)